SİZ HİÇ KASTAMONU' YU GÖRDÜNÜZ MÜ ?
Kastamonu geleneksel Türk Evi ve yakın dönem Osmanlı mimarisi örneklerinin yoğun olarak bulunduğu ender illerdendir. Kentsel sit kapsamına alınmış olan Kastamonu, Devrekani,Taşköprü, Küre, İnebolu, Araç ve Abana'nın eski mahalleleri ve yapıları ziyaretçilerde nostalji ve hayranlık uyandırır.
Tarihi konutların Öğeleri
Çardak ve sofa: Kastamonu konutlarında plana karakterini veren ve yönlendiren en önemli mekan öğesi olan "Sofa" dış hava koşullarına yani açık veya kapalı oluşuna göre Çardak yada Sofa adını almaktadır. Çardak, içerisinde yer aldığı konutun çatısıyla örtülü olan, konumuna göre 1,2 veya 3 yönü bahçeye, nadirende yola açık tutulan, dış mekandan korkuluk ve kafes dışında başka bir öğeyle ayrılmayan bir mekandır. Konut içerisinde Çardak ile aynı işlevi yüklenen sofalar ise, duvar ve pencereler ile dış hava koşullarına kapalıdırlar.
Oda: Geleneksel aile yaşamı bağlamında, aileye ait en küçük bağımsız birim olması nedeniyle büyük değeri olan "oda" Kastamonu konutlarında kareye yakın veya dikdörtgen planlı bir mekandır. Daha eski tarihi Kastamonu konutlarında oda girişlerinde "Sekialtı'na" rastlanmaktadır. Bazı konut örneklerinde "Sekialtı" lı düzene ek olarak, oda girişinde ahşap paravan oluşturularak iç ve dış bağlantının koparıldığı görülmüştür. Yüklük, ocak ve gusulhane den oluşan düzenleme Kastamonu konutlarının en azından bir odasında mutlaka bulunmaktadır.
Servis mekanları Mutfak: Kastamonu konutlarının mutfakları konumları açısından guruplandırıldığında, ilk gurubu konut alanının dışında, bahçe içerisinde ayrı bir yapı olarak inşa edilenler oluşturur. İkinci Grup konut içerisinde düzenlenmiş mutfaklardan oluşur. Bu mutfakların bir bölümü iki yanında dolaplar bulunan fırınsız ocaklara sahiptirler.
Merdivenler: Konutların merdivenlerinde taş ve ahşap malzeme kullanılmıştır. Taşın yalnızca yol kotundan konutun giriş kapısına ulaşımı sağlayan birkaç basamaklı giriş merdivenlerinde kullanıldığı görülmektedir.
Cihannüma: Konutun en üst kotunda yer almaları nedeniyle bol ışıklı ve havadar mekanlar olan Cihannümaların iki ayrı türü tesbit edilmiştir. Bunlardan birincisinde Çatı eğiminin sağladığı yüksekliğin değerlendirilmesi amacının güdüldüğü anlaşılmaktadır. İkinci tip cihannümalar, konutun genel çatı düzeninden bağımsız kütle olarak daha yüksek, kendine ait çatısı olan mekanlardır.
Bahçe: Konutlar bahçe bağlamında ikiye ayrılırlar. Bunlardan birincisi yoldan doğrudan evin içine girilen ve bahçenin arkasında oluşturulduğu biçimidir. İkincisi ise evin dörtbir yanı bahçe ile çevrili olup yoldan önce bahçeye daha sonra eve girilen biçimidir. Kastamonu evleri mimari potansiyel, hem sayısal olarak hem de plan, mekan ve cephe özellikleriyle, Anadolu konut mimarlığı çerçevesinde tarihi önem taşımaktadır.
:: Ekonomik ve Sosyal Yaşam ::
KASTAMONU’NUN EKONOMİK VE SOSYAL KALKINMASI
Deniz trafiğinin bir parçası olan Kastamonu-İnebolu karayolu da Karadeniz’den Ankara’ya açılan en eski yoldur. Ancak mevcut yolun standartı karayolu standartlarına göre çok düşüktür. Gerçek standartın yükseltilmesi, gerekse virajların azaltılabilmesi ve de mesafenin kısaltılabilmesi için yeni bir güzergah mevcut olup, bu yeni güzergah mesafeyi 20-25 km kısaltmakta, fazla bir alt yapı gerektirmemektedir. Ayrıca yolun geçtiği bölgedeki İnebolu’nun 16 köy muhtarı yazılı müracaat yaparak kendilerine ait arazinin karşılıksız bağışlanacağını ilgililere bildirmişlerdir. Bu yolun güzergahı Kastamonu-Devrekani-yaralı göz mevkii-Şenlik Köy batısı-İnebolu’dur. İnebolu- Kastamonu yolu, Zafer yoludur, İstiklal yoludur. Yeni güzergahtan yapılacak yola Atatürk Yolu da denilebilir. (2007 yılında İnebolu Limanın ve organize sanayii Bölgesinin açılmasıyla birlikte önem kazanmış çift şeritli yol yapımı devam etmektedir. 2013'ün Temmuz ayında faaliyete geçen Havalimanı ulaşımı daha da kolaylaştırmıştır. Ekonomik kalkınmada ayrı bir yeri olan Kastamonu Üniversitesi ilimize ayrı bir canlılık getirmiştir.)
Hava ulaşımı en az deniz ve kara ulaşımı kadar önemlidir. Gerek turizm ve gerekse bölgenin kalkınması için hava limanı biran önce hizmete konmalı ve çalışılacak ortamlar hazırlanmalıdır.
Kastamonu’da her mevsim her türlü turizmi yapabilme imkanı vardır. Tabiatın bu kadar cömert olduğu yöre Türkiye’de azdır. Yeşil ile mavinin buluştuğu eşsiz deniz, çamlar arasında kış turizmi ve Ilgaz’da kayak, yaylalarında yazın sıcaklığı hissetmeden dinlenebilmek, deniz ve kara avcılığı, ayrıca çiftlik hayatı yaşamak, ata binmek Kastamonu’dan başka nerede mümkün olabilir.
Kastamonu’nun kalkınması, ekonomik konumunun iyileştirilmesi, sosyal ihtiyaçlarını giderilmesi için siyasilerin, yerel yönetimlerin, sivil örgütlerin birlikte hareket etmeleri gerekmektedir. Bu gerçekleştiğinde Kastamonu “Batının doğusu, yatırımın yoksunu” olmaktan kurtulacaktır.
EKONOMİK DURUM
Ziraat, bölgenin önemli ekonomik kaynağını teşkil eder. Burada yulaf, fiğ, mısır, buğday, kendir, burçak, mercimek, nohut, ceviz, sarımsak, soğan, fasulye, bakla, lahana ve pancar oldukça yaygın bir biçimde üretilmektedir.ticari faaliyetler de yine yaygındır. Kastamonu' nun bu dönemde başlıca ticari emtiası tüfenk, urgan ve kendirdir.
Bu dönemde üretilen sanayi mahsulatı ise; yatak çarşafları, perde ve yastık örtüleri, gömlek ve yelken bezleri, fanila, hamam takımları, döşemelik, yatak ve baş çarşafları ve elbiseliktir. Burada üretilen kumaşların diğer memleketlerde Avrupa kumaşlarından daha fazla itibar gördüğü kaydedilmiştir.
Bakır imalatında diğer memleketlere göre hızlı bir gelişme görülmekte, vilayette bakırdan su sürahileri, sefer tasları, sahan, iftar ve salata tabakları ve tencereler oldukça fazla ve nitelikli üretilmektedir. Keçecilik ve demircilik de memnun edici ve bölge halkının ihtiyaçlarını karşılayıcı niteliktedir.
Vilayetin 1311 senesine ait salnamesine baktığımızda toplam varidatının 38.802.485, toplam masarifatın ise 8. 778. 486 kuruş olduğunu görüyoruz. Vilayetin 1312 (1894) senesine ait varidatı toplam 41.220.733, toplam masarifatı ise 8.535.359 kuruştur. Dolayısıyla 1312 senesinde Kastamonu vilayetinin bütçesinin 1311 senesine nazaran daha iyi olduğunu ve gelir gider dengesinin de olumlu olduğunu söyleyebiliriz.
:: Turizm Seçeneği ::
SOSYO-EKONOMİK KALKINMADA TURİZM SEÇENEĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Kastamonu için kalkınmada, turizm alternatifi düşünüldüğünde öncelikle,
· Ürün özelliklerinin belirlenmesi
· Hedef kitlenin tanımlanması
· Turizm stratejik planlanmasının yapılması gerekir.
Tüm bu çalışmalara geçmeden, Kastamonu’nun Türkiye turizmindeki yerini belirlemek daha uygun olacaktır.
Kastamonu, henüz %97 ‘si atıl durumda ki Türkiye turizm potansiyelinin içerisinde yer almaktadır.
KASTAMONUN TURİZM ÜRÜN YAPISI
Ürün özelliklerine baktığımızda Kastamonu’nun Türkiye turizminde hak etmediği bir yerde olduğunu tespit ediyoruz. Zira; doğa ve peyzajın korunması, konaklaması, yeme, içme ve rekresyon tesislerinin kalite ve kapasitesinin arttırılması, teknik alt yapının geliştirilmesi gibi güzel turizm planlamalarının yeterli düzeye ulaşmadığı yöremizde, yaklaşık 8(sekiz) turizm türü ön plana çıkmış durumdadır. Bunlar ; kıyı turizmi, kültür turizmi, kırsal yayla turizmi, inanç turizmi, çiftlik turizmi, spor turizmi, kış turizmi ve dağ turizmidir. Gerekli yatırımlar gerçekleştiğinde gelişebilecek turizm türleri ise; kamp ve karavan turizmi, av turizmi, gençlik turizmi, mağara turizmi, sağlık turizmi, doğa yürüyüşü turizmi, akarsu turizmi, golf turizmi, kongre turizmidir.
Doğal ve kültürel özelliklerinden hareketle turizmi ürünümüze baktığımızda 17 adet turizm türünden bahsetmek mümkündür.
SONUÇ
Kastamonu Liselerinden mezun olmuş, bir üniversite de öğrenim gören yüksek öğrencilerin öğretim tespiti yapılarak bu gençlerin yörelerine ilgi konusunda yönlendirilmesi; bu öğrencilerin okudukları sürece turizm elçisi olarak değerlendirilmesi sonrasında bu gençlerden oluşan beyin takımları kurulması;aynı gençlerin kişisel ve grupsal çıkarlar için değil, toplumsal yarar göz önüne alınarak yöre kalkınması için üretken kılınması sağlanabilir.
KÜLTÜR VARLIKLARININ TURİZM AMAÇLI DEĞERLENDİRİLMESİ
Kültür turizm içinde veya ayrı bir grup olarak isimlendirdiğimiz İNANÇ TURİZMİ için önceki yıllarda başlatılan Şeyh Şaban-ı Veli ve Kastamonu Evliyalarını Anma Haftası’nın bu yıl 5-7 mayıs tarihlerinde 9.’su gerçekleştirilmiştir. Bilhassa iç turizme yönelik bu faaliyetin geliştirilerek turizme de yönelmesi kazançlar getirecek durumdadır.
Geleneksel olarak kutlanan Atatürk’ün Kastamonu’ya gelişi ve Şapka ve Kıyafet İnkılabı Kutlamaları, kültür değerleri ve diğer etkinliklerle protokol kutlamalarından çıkarılarak il dışına taşınmalıdır.
Son yıllarda ilimize gelen bilhassa yabancı uyruklu ziyaretçiler ve yerli ziyaretçiler mahalli Kastamonu yapısında konaklamak istemektedirler.
Turizme kazandırılması ve ekonomik kazanç açısı yönünden Kastamonu El Sanatları büyük potansiyele sahiptir.
Ahşap el sanatı ürünleri imalatının resmi kurum ve özel teşebbüsler tarafından geliştirilerek sürdürülmesi güzel çalışmalardır.
Asırlardır devam eden Kastamonu’nun dövme bakırcılığının, malzemelerin minyatür boyutlu olarak yeniden değerlendirilmesi yeni kazançlar getirebilecek durumdadır.
Bilhassa Azdavay ve Pınarbaşı ilçelerimizde yöresel olarak giyilen kıyafetler minyatür olarak bebekler üzerinde kız meslek lisesi veya Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünce uygulanarak yöre kadın ve kızlarına öğretilerek halka yeni gelir kapısı açmak için satışa sunulabilir.
Tosya renkli kuşağı kullanımı kısıtlı bir malzeme olması dolayısıyla kullanımı iç mimari için geliştirilmesi gerekir.
Kastamonu turizmine,tanıtımına ve dolayısı ile ekonomisine bir bölüm etki yapan yiyecek ve içecek değerlerinden olan “ÇEKME HELVA” değişik iklim şartlarına dayanıklı yeni araştırmalara girilmelidir.
:: Hanlar ve Konutlar ::
KASTAMONU' DA HANLAR
Candaroğullarını döneminde Kastamonu’da iki hanın yaptırıldığı tespit edilmiştir. İsamil Bey’in vakfı olan bu ilk hanlar, avlusu-kapalı tip hanlar grubunda yer alan , Deve Hanı ve orta avlusu çevreleyen revak ve hücre dizilerinden oluşan, Kervansaray’dır (1940). Osmanlı’lar döneminde inşa edilmiş ve günümüze ulaşmış dört han vardır. Bu hanlarda Osmanlı şehiriçi hanlarının orta avlulu, revaklı ve hücre dizili plan şemasını değişkeleri uygulanmıştır. Bunlar; Balkapanı (1481-1512) Acem Hanı (1571), Yanık (1710), Reisülküttap (1747) hanlarıdır.
KASTAMONU KONUTLARI
Kastamonu, “Mimari Miras” kavramı bağlamında, geleneksel konut mimarisi yeterince ele alınmamış kentlerimizden biridir. Oysaki konut dokuları; kapladıkları geniş alan ve henüz dokunulmamış mimari özellikleriyle, günümüz Anadolu kentlerinin hepsinde olduğu gibi, Kastamonu’da da kente karakterini, kişiliğini veren temel öğelerdir.
Kastamonu konutunun en önemli mekan öğesi olan çardak veya sofa olarak adlandırılan mekanlar, geleneksel ataerkil yaşam tarzı içerisinde, aile bireylerinin ortakyaşamanın geçtiği yerlerdir. Çardakların, kışlık erzağın hazırlanması gibi, üretim amaçlı kullanım özelliği de vardır. Odalar ise, kalabalık ailelerin her birinin sahip oldukları, çeşitli gereksinimleri içerisinde karşılayabildikleri, bağımsız mekanlardır. Bu nedenle her Kastamonu konutunun bir veya daha fazla odasında yüklük, ocak ve gusülhaneden oluşan düzenleme mutlaka bulunmakta, sekialtı, sedir gibi geleneksel oda içi mimari öğelere de rastlanmaktadır.
Genellikle iki veya üç, nadiren dört katlı olan Kastamonu konutlarının dış görünümleri, konutun her cephesinde yer alan çıkmalar ve pencere düzenlemeleri ile hareketlendirilmiştir. Bazı örneklerde parselin çarpıklığını düzeltmek, bazen konut alanını arttırmak veya manzaraya-yola daha iyi açıyla yönelmek amacıyla uygulanan çıkmalar ve konutun üst katında benzer amaçlarla inşa edilen cihannümalar sokak siluetlerini olduğu kadar, kentin genel görünümünü de pitoresk kılan unsurlardır. Kastamonu konutlarını zemin katlarında ve servis mekanlarında pencere açıklıkları kimi zaman taşa oyulmuş bir delikten ibaretken, bazı yapıların bodrum pencerelerinde sanat değeri taşıyan taş işçiliği örnekleriyle karşılaşılmaktadır. Üst katlarda sofa ve odalara bol ışık almayı sağlayan çok pencereli düzenlemeler uygulanmıştır.
:: Şairlerin Gözüyle KASTAMONU ::
ŞAİRLERİN GÖZÜYLE KASTAMONU
“Vatan sevgisi imandandır.” Hükmi katisi, müşahhas unsurlarla insanın gönlüne nakşolunmazsa, iman da vatan da münakaşa götürür hale gelir.:
Dağı, bağı yaylası, bayırı, kel tepeleri, çorak özleriyle bizim olan bu vatan; söğütü, kavağı ve serçesiyle bizim olan bu ülke, bakanlşar için değil, görenler için çok şeyler söyleyebilir. Şair, bakan göz değil, gören gözdür. Şiir, gönlün özüdür. Denizi, ırmağı çayı; çamı, ardıcı ve mahcup, mahzun ve mahkur bu vatanın, şairin gözünden ve dilinden tanınması ve sevilmesi daha kolaydır.
Kastamonu’yu şiirlerinde en güzel şekilde işleyen şairlerin başında İhsan Ozanoğlu gelir. Kastamonu Elması(1943), Zelzele Destanı(1943), Kastamonu Köyleri(1952), Kastamonu Destanı(1952) adlarınada eserleri mevcuttur.
İhsan Ozanoğlu, şiirine böyle bir giriş yaptıktan sonra, Türk yurdunun diğer köşelerini de unutmadan, Kastamonu’nun güzel özelliklerini sıralamaya başlar. Bunlar arasında en başta ise aşıklara yer verir:
Öyle bir cevher ki dünyaya bedel, “Türk yurdunun gerçi her yeri şirin; |
“Kastamonu’da her evin bahçesinde bir türbe vardır.” Derler.
Ozanoğlu bu konuya şöyle temas eder.
“Her semti, her yanı ziyaret yeri, Bir su içen yahut geçen yanından, Akar gider Anadolu’ya
|
Kastamonu’lu şairlerden biri olan İsmail Esen Büyükdağ sıradan bir Kastamonulunun gurbet ellerde çektiği sıkıntılarını, Kastamonu ağzıyla yazdığı “Gasdamonu’m” adlı şiirinde,büyük içtenlikle şöyle diyor:
Gasdamonu deye yanıp duruyon, |
ŞAİR VE YAZAR FAZIL BAYRAKTAR
Abdullah SATIOĞLU
Zengin folkloru ile, mimarisi ile, gelenek ve görenekleri ile hepsinin üstünde bozulmayan insan karakteri ile otantik Türk kültürünü yaşayan ve yaşatan güzel beldelerimizde biri olan “Kastamonu”da , çeşitli devir ve dönemlerde çok mümtaz ilim adamı,
edip ve şairler yetişmiştir.
1928 yılında ; Kastamonu’nun Araç ilçesine bağlı Aksu Köyünde doğan Fazıl Bayraktar, 1946’da Kastamonu Lisesinden mezun oldu.
Yazma ve dokuma alışkanlığını Abdurrahmanpaşa Lisesi’nin hemen yanındaki Halkevi Kütüphanesinde edinmiş, Hüseyin Rahmi, Reşat Nuri, Peyami Safa, Halide edip ve Yakup Kadri gibi ünlü yazar ve ediplerin eserleriyle, o kütüphanede tanışmış, oraya gelen günlük gazeteleri tefrikalarına kadar okur olmuştur.
Elli yıllık arkadaşı pek muhterem Müzeyyen Hanımefendi’ye ithaf ettiği ve
Ebedi uykusunda Koca Mimar Sinan’ın
Ruhu muazzeb olur, bu mabetler dolmasa.
Kim bilir, hangi zaman, çürüyen bu gökyüzü
Üstümüze dökülür minareler olmasa.
Tarzında dörtlükleri ihtiva eden bu kitaptaki şiirlerini son derece mütevazi bir eda ile “Mistik ağırlıklı, alamünit fantaziler ve duygu kırıntıları” olarak vasıflandırılır. Oysa:
Asla haramda değil helalde birleşelim
Yıldızı kucaklayan hilalde birleşelim!